Romanya ve Bulgaristan, 1 Ocak 2024’ten itibaren Schengen bölgesine tam üye olarak katılacak. Schengen’in genişlemesiyle birlikte üye ülkelerin sayısı 29’a ulaşacak. Bu gelişme ile her iki ülke vatandaşları, kara, hava ve deniz yolu üzerinden Schengen ülkelerine serbestçe seyahat edebilecek.
Avusturya, uzun süredir uyguladığı vetoyu kaldırarak iki komşunun üyeliğini mümkün hale getirdi. Avusturya, Bulgaristan ve Romanya’nın yasa dışı göçle mücadelede daha fazla çaba göstermesi gerektiğini savunuyordu. Ancak 2024 boyunca yapılan müzakereler sonucunda, özellikle Macaristan sınırında yakalanan göçmen sayısındaki azalma, bu vetonun kalkmasında etkili oldu. Afrika ve Orta Doğu’dan gelen göçmenlerin Avrupa’ya ulaşmak için kullandığı bu güzergâh, iki ülkenin Schengen’e tam üyeliğiyle daha da güvenlik altına alınmış durumda.
Yeni düzenleme ile Romanya ve Bulgaristan kara sınırlarındaki kontroller tamamen kaldırılacak. Mart ayında kısmi üye olarak kabul edilen iki ülke, hava ve deniz sınırlarında zaten serbest dolaşım hakkına sahipti. Bu tam üyelikle birlikte Avrupa’daki entegrasyon sürecinde önemli bir adım daha atılmış oldu.
Bu gelişmelerin yanında Türkiye’nin Schengen vizesi başvurularındaki yüksek ret oranı dikkat çekiyor. Avrupa Komisyonu, Mayıs ayında 2023 yılı verilerini açıkladı. Türkiye’nin Schengen vizesi ret oranı, 2022’deki %15,7’den %16,1’e yükseldi. Bu oran, Türkiye’yi İran’ın ardından vize başvuruları en çok reddedilen ikinci ülke konumuna getirdi.
Türkiye’ye en yüksek vize reddi veren ülkeler sıralamasında Estonya %42,5 ile ilk sırada yer aldı. Danimarka %39,4 ve Yunanistan %38,5 ile Türkiye’ye vize reddinde başı çeken diğer ülkeler oldu. Almanya ise %27’lik oranla altıncı sırada yer aldı.
Vize ret oranlarındaki artış, Avrupa ve Türkiye arasındaki ilişkilerde gerilimi artırabilir. Özellikle Schengen genişlemesiyle birlikte serbest dolaşım alanında sağlanan kolaylıkların Türkiye için geçerli olmaması, Türk vatandaşları arasında tepkiye yol açıyor.
Schengen’in genişlemesi, AB’nin sınır yönetimi ve göç politikalarında yeni bir dönemin habercisi olurken, Türkiye’nin bu alandaki sorunları çözmek için ek adımlar atması gerektiği değerlendiriliyor.